ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

SAFRANBOLU

KARABÜK İLİ SAFRANBOLU İLÇESİ
SAFRANBOLU İLÇE TARİH

SAFRANBOLU RESİMLERİ
SAFRANBOLU FOTOĞRAFLARI
SAFRANBOLU TANITIM
SAFRANBOLU EVLERİ
SAFRANBOLU MİMARİ
SAFRANBOLU
KARABÜK SAFRANBOLU
Anadolu’nun kuzey batı kesiminde, Antik Devirde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir.Yörede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.

Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan’ın oğlu Muhiddin Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir. Tarihi süreç içerisinde ise 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların egemenliğine girmiştir.
Safranbolu, tarihi geçmişinde, en üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı döneminde ulaşmıştır.
64389472ht2

 Kentin 17. yy da İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine olanak sağlayarak zenginleştirmiştir. (Bu dönemde İstanbul ve Kastamonu ile yoğun ilişkiler yaşanmış, Osmanlı devlet adamlarından bazıları kente önemli eserler bırakmışlardır.
Safranbolu geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve uzun tarihi geçmişinde yarattığı kültürel mirası çevresel dokusu içinde koruyan örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranbolu’yu “Dünya Kenti” ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesi”ne alınmıştır.
58513183qh1
Tüm ülkede bulunan yaklaşık 50 bin kadar korunması gerekli Kültür ve Tabiat varlıklarının yaklaşık 1500’ü Safranbolu’ dadır. Bu zenginlik kenti bir Müze Kent haline getirmiş, korumacılıktaki başarısı ise kente “Korumanın Başkenti” ünvanını kazandırmıştır.
Kentin ününü oluşturan Safranbolu Evleri 18.ve 19.yy. Türk hayatının geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtan mükemmel mimarlık bilgisi ile yapılmışlardır. Yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu evlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır.
45144746eu4
Geriye doğru 3000 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Safranbolu pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüze bir kültür zenginliği olarak ulaşmıştır. Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve eşsiz konaklar gelenlere hayranlık uyandıracak niteliktedir.
1975 yılında Anıtlar Yüksek Kurulunun Safranbolu’yu kentsel sit ilan etmesi ile akademik düzeyde başlayan kente olan ilgi , zamanla ülkemiz sınırlarının dışına taşmıştır. 90’lı yılların başından bu yana küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu ile turizm ilçe ekonomisindeki yerini hissettirmeye başlamış, terk edilen konaklar, otel, lokanta gibi işlevlerle yaşama dönüştürülmüş, bozulan arnavut kaldırımları yeniden yapılmış, anıtsal eserler restore edilmeye başlanmış, kaybolmak üzere olan el sanatları turistik amaçla yeniden canlılık kazanmıştır.
saatkulesidg5
Safranbolu’nun İsimleri
Safranbolu’nun belgelere dayanan bilinen ilk tarihi Bizans Döneminde başlamaktadır.(395-1453) Bizans Döneminde Safranbolu Dadybra (Dadibra), Müslüman Arap akınları karşısında bir müstahkem kale olarak (Akratia) kurulmuş ve önem kazanmıştır.
Bizanslılar döneminde kentin adı Dadybra’dır. 1196 tarihinde Selçuklular zamanında kentin adı Zalifre olmuştur. Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında kentin adı Borglu ve Borlu şeklini almıştır. 16 yy. Osmanlı Tapu ve Tahrir defterinden izlenebileceği gibi Borlu, yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı “Taraklıborlu” olmuştur.
incekayatw4
Taraklıborlu adından sonra Safranbolu için Osmanlılar döneminde kullanılan diğer adlar, 18 yy. ortalarında “Zağfiran-ı Borlu”, 19 yy. ikinci yarısında kısa bir süre için “Zağfiran-ı Benderli” 19. yy. son çeyreğinden itibaren “Zağfiranbolu”, son olarakta “Zafranbolu” ve “Safranbolu” biçimine dönüşmüştür.
Kente adını veren Safran bitkisi kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliğine sahiptir. Gıda, ilaç ve kozmetik sanayiinde kullanılmaktadır. Bu ilgi çekici bitkinin dünyada üretildiği ender yerlerden biri Safranbolu’dur.
beyzamunevverpict1105sr4
SAFARANBOLU İLÇE COĞRAFYA
COĞRAFİ BİLGİLER
KONUMU
Coğrafi bakımından ilçe engebeli bir bölgede yerleşmiştir. İlçenin en alçak noktası 300 metre, en yüksek noktası 1750 metre, şehir merkezinin en alçak noktası 400 metre, en yüksek noktası ise 600 metre civarındadır. İlçenin yüzölçümü 1013 km2’dir ve bunun büyük bölümü ormandır.
Safranbolu kuzeybatı Karadeniz bölgesinde Karabük iline bağlı bir ilçe merkezidir. Denizden kuş uçumu 65 km. içerde bulunan, koordinatları 41˚-16' kuzey enlemi ile 32˚-41' doğu boylamındadır.
Komşu iller; Bartın ve Kastamonu, komşu ilçeler; Ulus, Eflani, Araç ve Ovacıktır.
festivalpp8
Google uydu görüntüsü için tıklayınız.
SAFRANBOLU İLÇE İKLİM
İKLİMİ
Safranbolu Karadeniz ve İç Anadolu iklimi arasında bir geçiş kuşağındadır. Kara iklimi özelliklerinden şiddetli kış ve kurak yaz görülmez. Yağışlar mevsimlere dağılmakla beraber kara iklimi etkisiyle en çok yılın ilk yarısında düşer. Kış ve ilkbahar uzun sürer. Yaz temmuz başından eylül sonuna kadar devam eder. Kar yağışı ise Aralık ayında başlar.

En sıcak aylar; Temmuz, Ağustos – (ortalama max. 40˚ C)
En soğuk aylar; Ocak, Şubat, Mart – (ortalama min. -10˚ C)
En yağışlı aylar; Ocak, Şubat, Haziran – ( aylık ortalama 50 mm.)
En kurak aylar; Temmuz, Ağustos, Eylül – (aylık ortalama 22mm.)
Yıllık ortalama yağış; 500 mm.
Yıllık ortalama yağışlı gün sayısı; 67
Yıllık karla örtülü gün sayısı; 35
Yıllık ortalama nem; %60

Şehir merkezinin farklı yükseklikler üzerinde kurulmuş olması ve çevresinde ormanların bulunması nedeniyle, Çarşı bölgesi ile Bağlar arasında sıcaklık farklılıkları vardır. Vadi içinde bulunan Çarşı bölgesi daha ılık ve rüzgarlardan korunmalı olduğundan kışlık yerleşim bölgesidir. Daha yüksekte bulunan bağlar kesimi ise hava akımlarına açık, yaz aylarında serin, kış aylarında karlı olması nedeniyle yazlık yerleşim bölgesidir.

SAFARANBOLU AKARSULAR
AKARSULAR
Kuzeyden gelen Tokatlı deresi şehir başlangıcında Gümüş deresi adıyla Kıranköy ve Kale arasından geçer. Kuzeydoğudan gelen Akçasu deresi ile Aşağı tabakhanede birleşir ve oradan da Araç çayına dökülür. Bağlar ile Bulak köyü arasından geçen Bulak deresi de Karabük-Safranbolu yolunu keserek Araç çayına dökülür. Araç çayı da Soğanlı çayı ile birleşerek Filyos çayından Karadeniz´e dökülür.

SAFRANBOLU İLÇE NÜFUS
NÜFUSU
2007 yılı nüfus sayım sonuçlarına göre ilçe merkezinin nüfusu 38.334, köyler nüfusu 11.487 ve ilçenin toplam nüfusu 49.821’dir. İlçe merkezinde 16.347 hane, köylerde 5.743 hane ve İlçede toplam 22.090 hane bulunmaktadır. Buna göre bir haneye düşen ortalama nüfus 3’ dür.
SAFRANBOLU İLÇE KÜLTÜR

SAFRANBOLU EVLERİ VE MİMARİSİ
Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18. ve 19.yy. ile 20.yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi “Şehir” diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi “Bağlar” diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim.

Şehir, yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kalealtı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır. Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak “Çarşı” üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.

Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmaz. Evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumdadır.
Şehrin ortasında bulunan meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen arnavut kaldırımlıdır. Anıt eserlerin avluları ve meydanlar da arnavut kaldırımlıdır. Mevcut taş kaplama tarzı rutubeti en aza indiren, sel sularına karşı dayanıklı ve ağaç köklerinin yeterli su almasına uygun yapıdadır.

Safranbolu evinin boyutu ve biçimini belirleyen üç temel unsurdan söz edilebilir: Çok nüfuslu büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik. Bir ailede karı kocanın normal olarak iki ya da üç çocuğu vardır. Erkek evlat evlendirilince ona ayrı bir ev açılmaz, gelin aynı eve getirilir. Amcalar, yengeler, halalar ve torunlarında dahil olduğu aile hep birlikte bir evde yaşarlar. Evin kadınına işlerde yardım etmek amacıyla evlerin çoğunda evlatlık kız bulunur. Evlatlık kız evin kızı gibi görülür.

Kalabalık aile yapısının yanında evlerde harem-selamlık ayrımı vardır. Ailelerin sahip olduğu hayvanlar evin zemin katındaki ahırlarda barındırılır. Yağışlı iklim nedeniyle kapalı alan ihtiyacı da fazladır. İnsan ve hayvan yiyecekleri, yakacak odunlar hepsi evin uygun bölümlerinde muhafaza edilirler. İşte tüm bunların sonucu olarak Safranbolu evleri büyük hacimlidir.

Doğa-insan-ev; sokak-ev, sokak-çarşı ilişkileri son derece düzenli ve dengelidir. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemendir. Hiçbir ev diğerinin görünüşünü engellemez. Evlerin yapımında taş, kerpiç ahşap ve alaturka kiremit kullanılmıştır. Bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılmıştır.
Din ve gelenekler evi dışarıya kapar, bu yüzden ev içi ve bahçeler yüksek duvarlarla ayrılmıştır, pencereler kafeslidir, kadın yabancı erkeğe görünmez. Bazen aynı evin içinde bile, kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yaşarlar. Safranbolu´da selamlık ve harem olarak ikiye bölünmüş böyle evler vardır. Hacı Memişler Bağ evinde ve Kaymakamlar Evinde harem ve selamlık girişleri değişik katta iki ayrı sokaktan sağlanmıştır. Aile yaşantısını tedirgin etmeden kolay ulaşılabilen bir odası da selamlık olarak kullanılır. Selamlık odaları biraz daha özenlidir.

Evin girişinde zemin katta “hayat” vardır. Bu bölüm eğer taş kaplıysa “taşlık” adını alır. Burada ışık almayı sağlayan ahşap kafes “gliste” mevcuttur. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur.

Üst katlara ahşap ustalığının üstün örneklerini sergileyen merdivenlerle çıkılır. İkinci kat diğer katlara göre daha basıktır. Bu katta gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak bulunur. Gündelik yaşam orta katta geçer. Soğuk kış günlerinde bu katın ısıtılması daha kolay olur.
Üçüncü kat evlerde mükemmelliğe varılan noktadır. Bu katta tavanlar daha yüksektir. Odalara sekiz kenarlı bir çokgenden oluşan “sofa”nın daha kısa olan dört çapraz kenarından açılan kapılardan girilir. Odaların giriş kapıları köşelerdedir ve oda ile doğrudan teması kesen özel ahşap paravana düzeni bulunur. Odaların her biri bir çekirdek aileyi ya da bir aile yakının barındırabilecek tüm unsurlara sahip, bağımsız birim olarak tasarlanmıştır. Bu doğrultuda her odada ahşap dolapların (yüklük) içerisinde bugünün duş kabinlerini andıran gusülhaneler mevcuttur.

Safranbolu evlerindeki çıkmalar, evin dış görünümünü tek düzelikten kurtarır. Evlerin pencereleri çok özel biçimde tasarlanmış olup dar ve uzuncadır. Ahşap kanatlı pencerelerde ayrıca “muşabak” denilen kafesler bulunur.
Evlerde ısınma ocaklarla sağlanır. Ocaktan alınan közler mangala konarak taşınır. Katlar arasında zaman zaman tecrit malzemesi kullanılmış olsa da ahşap evlerde ısının muhafazası güçtür. Bu nedenle prensip mekanın değil insanın ısıtılmasıdır. Soba ise son dönemlerde kullanılmıştır.Aydınlatma aracı gaz yağı lambasıdır. Son zamanlarda “lüks lamba” diye tanımlanan, daha büyük boyutlu ve daha fazla ışık veren lambalar kullanılmıştır.
Evlerin bazılarının içlerinde serinlik vermesi ve yangından korunmak amacıyla yapılmış olan havuzlar bulunmaktadır.

SAFRANBOLU KORUMACILIK
Ağırlıklı olarak bir Osmanlı dönemi şehri olan Safranbolu daha çok 18. ve 19. yy. geleneksel Türk toplum yaşantısını günümüze aktarmaktadır. Şehir Türk kent kültürünün ve mimarisinin bir zirvesini oluşturduğu için yeni tarz aranmamış ve 1940’lara kadar fazla değişikliğe uğramadan bakım ve onarımlarla koruna gelmiştir. Bu tarihlerde Demir-Çelik endüstrisinin kurulması ile Karabük hızlı bir gelişmeye sahne olmuş ve yeni cazibe merkezi haline gelmeye başlamıştır. Bu sayede ülkemizde hızlı kentleşmenin ve değişimin yaşandığı 1950 sonrası dönemde Safranbolu hiçbir bozulma riski yaşamamış, kentleşme tümü ile Karabük’ te ve daha sonraki dönemde Safranbolu’nun ayrı bir kesimini oluşturan Kıranköy-Hastarla mevkiinde yoğunlaşmıştır.

 1975’lere gelindiğinde ilçede dönemin belediye başkanı Kızıltan ULUKAVAK’ ın önderliğinde yerel yönetim ve üniversitelerle işbirliği yaparak korumacılığı benimsetme ve yayma çabalarına girişmiş, bu yılın dünya miras yılı olmasından yararlanarak Safranbolu’yu ülkemizde ve Dünyada ön plana çıkarmayı başarmıştır.

Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu 8 Ekim 1976’ da Safranbolu için Koruma Kararı almıştır. Bu ilk koruma kararı ile kültür ve tarihsel, yasal gerekçeler izah edilerek planlı koruma sağlanıncaya kadar geçiş dönemi yapılaşma koşulları ortaya konmuştur. Korunacak yapılar belirlenmiş yol formunu yaratan öğelerin, yolların ve yol dokusunun, bahçe duvarlarının, doğal görüntünün korunması ve alt yapı öğelerinin denetim altında tutulması ön görülmüştür.

2 Mayıs 1985 tarihinde Taşınmaz Kültür Varlıkları Yüksek Kurulu Bağlar ve Çarşı bölgesinde yer alan iki kentsel sit alanı ve doğal sit sınırlarındaki 810 sivil mimarlık örneği, 165 anıt eserin tesciline karar vermiştir. Aynı kararla şehri koruma imar planının belediyece yaptırılması benimsenmiştir. Safranbolu Koruma İmar Planı ise 1991 yılında kabul edilerek uygulamaya konulmuştur.

Safranbolu’nun örnek korumacılık çalışmalarına sahne olduğu 1975 sonrası dönemde Kültür Bakanlığı şehirde Kaymakamlar Evi olarak bilinen konağı satın alarak Eğitim Merkezi olarak, ayrıca Yemeniciler Arastasını ve Eski Hastane Binasını restore ettirmiştir. Safranbolu Sağlılıklaştırma Projesi kapsamında 30 kadar evin dış cephe restorasyonu düzenlemesini yaptırmıştır. Sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü Cinci Hamamı, Köprülü Mehmet Paşa, İzzet Mehmet Paşa, Kütükçü, Kilci, Ulucami, Yıldız, Değirmencioğlu, Mescit Camilerinin restorasyonlarını gerçekleştirmiştir. Cinci Hanı restorasyonuna 1990 yılında başlanmış, Vakıflar Genel Müdürlüğünce Restore Et Devret Modeli ile İşletmeciye teslim edilmiş, 4 Mayıs 2004 tarihinden itibaren Otel, Restoran ve Cafe olarak hizmete açılmıştır.

Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu ise Asmazlar Konağını satın alarak Otel olarak restore ettirmiştir. Karabük Valiliğince bazı eserlerin restorasyonu sağlanmıştır. Bunlar; Tarihi Saat Kulesi, İncekaya Su Kemeri, Yörük Köyü Arnavut Kaldırımı, Hıdırlık Yokuşu Sokağı ile Kaymakamlar Evi bahçe düzenlemesidir.



TEDAŞ ile TELEKOM A.Ş. görüntü kirliliği yaratan elektrik haberleşme dağıtım tesislerini yeraltına alarak korumacılık ve çevre duyarlılığı açısından önemli bir atılım yapmışlardır.


İlçede Turizm Otelcilik ve Restorasyon bölümleri bulunan Safranbolu Meslek Yüksekokulu’ nun 1992 yılında kurulması korumacılık faaliyetlerine bilimsel katkı ve katılımı sağlamıştır.

UNESCO tarafından 1994 yılı sonunda dünya miras listesine dahil edilerek insanlığın ortak mirası haline gelen Safranbolu’yu korumak artık yalnızca Safranbolu’ luların sorumluluğu altından çıkmıştır. Devletimiz, ülkemizin insanları ve tüm dünya insanları Safranbolu’yu koruma konusunda ortak sorumluluğa sahiptir.

KORUMA BÖLGE KURULU
İlçemizde bulanan Karabük Valiliğince restore ettirilen Milli Egemenlik Evi 18.02.2006 tarihinde Karabük Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü olarak hizmete açılmıştır. Aynı tarihte ilk toplantısını gerçekleştiren Kurul; Zonguldak, Bartın, Bolu, Düzce ve Karabük illeri ve İlçelerindeki Kültür Varlıklarının tespit ve tescil edilmesi, onarımları ile ilgili konuların görüşülmesi ve karara bağlanması gibi faaliyetleri yürütmektedir.
SAFRANBOLU İLÇE EL SANATLARI
EL SANATLARI
Safranbolu’da eskiden ticaret ,el sanatları üretimi ve zanaatlar, “Lonca” sistemi ile yürütülürdü. Yemeniciler Loncası, Tabakhane Loncası, Demirciler Loncası gibi.
Semercilik, bakırcılık, kalaycılık, kunduracılık, saraçlık, nalbantlık kaybolmak üzere olan zanaatlardandır.
Bugün Safranbolu’nun Çarşı kesiminde lonca geleneğine göre kurulmuş çarşıları, o günlerin havası içinde izlemek hala mümkündür.
SAFRANBOLU FOLKLOR
FOLKLOR
SADİ YAVER ATAMAN 1906-1994
Folklor uzmanı, müzikolog, eğitimci ve sanatçı Sadi Yaver Ataman Safranbolu’lu olup, Safranbolu düğünleri , oyun türkülerinin gün ışığına çıkarılması ve aslına sadık kalınarak yaşatılması konusunda önemli hizmetlerde bulunmuştur. Safranbolu türkü, düğün havaları ve oyun olarak da zengin bir birikime sahiptir.
NİYAZİ ŞENGÜL 1926-?
Yüzü aşkın bestesi bulunan değerli bestekarın TRT’ce tescillenmiş ve TRT’de icra olunan, kırkı şarkı türünde, dördü ise saz eseri olan 44 bestesi çok ünlenmiştir.


TÜRKÜLERİMİZ
Açkapı oyun havası- Beyler aman- Evlerine varamadım arımdan –Gayadan iner akrab-Daşharmanın yazısı-Beyler bahçesinde vurular beni (Safranbolu varyantı)- Çıtırdağ(çırdak)-Üç gözel oturmuş iskambil oynar- durman gelir aklı kareli-Bir gelinin bir gızınan cengi var –Çadır gördüm eyrovanın düzüne-Burmada burma duman tüter dağın belinden-iki geyik bir derede su içer-uzun olur uzun yolun selvisi – Uzunda gavrak gıcır gıcır gıcırdar-selamda söyle beybubama-Hastanenin önüne halı yayılır-Gastamanı hele hele bidanem-Mahpushane içinde bir ağac incir –Yeşil ipek bükene sınam of-Aman değirmenci –Havaş bülbül olacak-Çifte çıkar martinimin dumanı-Amani bir giderim bir ardıma bakarım- Fatımam neden gemyonğ Bartın’dan Gül gurutdum –Nerden geyonğ Azimem- Çayırda çimenlikte evim var- Bahca duvarını aştım-yokuştur çıkamadım-Evlerinin önü keşkek dübeği- Naynayın acam guşağı-Alçak cevuz dalları-Denizde urganım var- Gaya dibi örümcek- Gencosman-Dama bulgur sererler-Garaoğlan-Yaşnane gurunane-gencosman (Safranbolu varyantı)


DÜĞÜN HAVALARI
Kabenin dalları bölük bölüktür-Eşim dostum yüklesinler yükümü-Yük dibine yerin ettim nenni- entarisi ala benziyor- Kızılbelden gelir bekmez heloso- Güveyi dama çıkamaz hey- Ben yarıma galaltında gavuştum-Gale gapısından girdim içeri-Dünürşüler bölük bölük hey- Züriyemin (Düriyemin )güğümleri galaylı- Garalı yazmam benek benek- Yeşil ipek bükene sınam of- Oğlan da golunu sallama- Ana hamama vaadın mı.


OYUNLAR
Açkapı - Beyleraman - Bozlaklı oyun - Sepetcoğlu – Çıtırdak – Çırdak (Safranbolu varyantı) Gencosman – Amani – Gınalı keklik (safranbolu varyantı) mızmız- entarisi ala benziyor - yeşil ipek bükene - Kaşık oyunu - ırgalama – selamlama, sallama - meydan oyunu - köçek oyunu (davul - köçek) – Köroğlu – Kolbastı – Alçak cevüz dalları – Çiftetelli
SAFRANBOLU GELENEK VE GÖRENEKLER
YAŞAMA BİÇİMİ
GELENEK VE GÖRENEKLER
Doğum: Safranbolu’da genellikle herkesin bir kız bir erkek evladı olur. Bebeğin çeyizini kız anası hazırlar. Hısım akraba arasında bebek mevlidi okunur.Bunun adı ninnidir. Bebek mavi bir kundağa sarılır. Mevlit okuyan hoca ayakta iken bebek kucağına verilir. Ninni şeklinde ilahi söylenir, mevlit bitince ikramlar yapılır.


Sünnet: Çocuk, sünnet yaşına geldiğinde tek yaşında olmasına özen gösterilir. Özellikle yazın Sünnet hazırlıkları başlar, giysiler alınır, yemekler hazırlanır. Çocuğa sünnet kıyafetleri giydirilip ata bindirilir, büyüklerin elleri öptürülür, hediyeler verilir, altın takılır. Sünnet akşamı eğlence düzenlenir. Sünnetten sonra hısım akrabalar arasında mevlit okutulur. Mevlit sırasında çocuk özenle hazırlanmış yatağında yatar. Mevlit bitince misafirlere bükme, kiren şerbeti, baklava ikram edilir.


Düğünler: Kız görme, kız isteme, nişan merasiminden sonra düğün günü belirlenir. İki bayram arası olmaması, güzün sebze meyve bol iken yapılması kararlaştırılır. Düğünün bir hafta öncesinde yemek hazırlığına başlanır. Yuka ekmeği, baklava, su böreği, bütün et, bamya, dolma düğün yemeklerinin vazgeçilmez menüleridir. Düğün bir hafta sürer. Pazartesi kızın sandığı oğlan evine gider, oğlan evinden de kız evine kızın gelinliği, takıları, kınası, çerezi verilir.
Salı günü gelin hamamı yapılır. Akşam da sağdıç geçesi yapılır sağdıç ise elti, görümce veya oğlan evinin yakını olur.
Çarşamba gün kız evi oğlan evine ev döşemeye gider Akşam kına gecesi yapılır. Gelinin giysisi kız evi tarafından hazırlanır. Çerez, mum ve kına oğlan evi tarafından getirilir. Kına gecesinin sonunda gelin oynar, oynadıktan sonra başına beyaz oyalı yazma örtülür tepsiye mumlar konur. Gelinin etrafında orta yaşlı ve genç bindallı giyen genç hanımlar “Kabem” ilahisi söylerken, tepsiyi tutarak dönerler. İlahi bitince gelin oturtulur . Genç bir kız ile yeni bir gelin kınayı gelinin ellerine yakarlar. Gelini ağlatmak için “Yük Dibi” isimli bir ninni söylenir. Ayrıca kayınvalideden bahşiş almak için “ Helosa “ adında bir mani söylenir.


Perşembe günü sabahtan gelin kız gelinliğini giyip süslenir. Oğlan evi gelin almaya gelince kabin şeklindeki cibinlik içinde gelin odadan çıkartılır. Oğlan evinden gelen İpek çarşaflı bayanlar sıraya girerek gelini oğlan evine götürürler. Gelin evin kapısına gelince girişte koltuğunun altına Kuran’ı Kerim ile eline ibrik verilir, bereket olsun diye su dökerek merdivenlerden çıkar. Gelin odasında damat ve sağdıç bekler. Akşam güveyi namazı kılındıktan sonra hoca ile birlikte oğlan evine gelinir. Hocanın duasından sonra damat sırtı yumruklanarak odasına gider. Odada beklemekte olan gelin konuşmaz Damat yüz görümlüğü alınca konuşur. Gelinle damat kız evinden gelen baklava tepsisinden beraber baklava yerler.
Cuma günü “Semet” yapılır. Gelinin avucuna buğday, şeker, para konur. Akrabalarıyla oynar, oynarken avucundakileri bolluk bereket için saçar. Oynadıktan sonra duvak kapatılır ve Gelinin duvağı oklava ile açıp kapatılarak manilerle geline öğütte bulunulur.
Semetten üç gün sonra (üç günlük, varma gelme) gelinle damat ve akrabaları önce kız evine bir hafta sonra oğlan evine gider ve düğün sona erer.


AİLE YAPISI VE GÜNLÜK HAYAT
Zamanımıza kadar uzanan geleneksel büyük aile düzeni Safranbolu evlerinin tasarımını etkilemiştir. Bu düzende evin en yaşlı erkeği ailenin başkanıdır. Yetişmiş çoluk çocuğa karışmış bile olsa oğullar babanın mutlak egemenliği altındadır. Bu töre toplumsal ve ekonomik yönden ailenin beraber yaşamasını sağlar. Bu kalabalık aileler tıpkı bir işletme gibidir. Ailenin geçimini ve refahını sağlamak için gücü ve toplumsal değeri olan erkek çocukların aile içinde kalması gerekmektedir. Kızlar evlendirilip başka eve yollanır ama gelenekleri ve zenginliği korumak için kız alıp vermeler hep Safranbolu içinde olur. Baba, anne, oğullar, gelinler, torunlar, amca, teyze ve halalar kalabalık aile yapısını oluşturur. Evlat alınmış bir kız çocuğu da bu aileyi tamamlar. Aslında bu kalabalık aile sanki kendi içinde de küçük birimlere ayrılmış gibidir. Dışa karşı kadınlar ve erkekler iki ayrı topluluktur. Bunlar evin haremliği ve selamlığı olarak simgelenir. İçeride ise karı ve koca bir birim oluşturur. Her birime bir oda verilerek özgürlük sağlanmıştır. Odalar birimlerin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Safranbolu´da çoğunlukla karı koca iki çocuktan fazla çocuk yapmak istemez. Üç çocuk ve daha fazlası ender görülür. Zengin ailelerin bir Çarşı evi (yazlık) bir Bağlar evi (kışlık) evi vardır.


Sabahları evin reisi ile birlikte evin kadını erkenden kalkarlar,bir yandan sabah yemeğini hazırlarlar, diğer yandan hayvanların bakımını yaparlardı.Yetişkin erkekler sabah namazı için camiye giderler, döndüklerinde topluca sabah yemeği yenirdi. Sabah yemeği tarhana çorbası, sulu yayım, pekmez ve cevizden oluşurdu. Sabah yemeğinden sonra üretim ve ticaretle uğraşanlar işyerlerine gider diğer erkekler tarla ve bahçe işleriyle uğraşırlardı. Bu arada evin tüm işleri büyük hanım yönetiminde evdeki hanımlar ve evlatlık tarafından yapılırdı. Evin büyüklüğü ve ailenin kalabalık oluşu nedeniyle ev işleri oldukça fazlaydı. Öğle yemeğinde evde büyük çapta sofra kurulmazdı. Kadınlar ev işlerini bitirdikten sonra akşam yemeği için hazırlıklara başlarlardı. Akşam yemeği genellikle erken yenilir, yemekten sonra erkekler kahveye giderlerdi. Yaz başlarında havaların ısınmasıyla bağ evlerine göçülürdü. Yaz boyunca kışlık meyve, hayvansal gıdalar ve yiyecekler stoklanır, güzün kışlığa taşınırdı.
SAFRANBOLU
YÖREYE ÖZGÜ SÖZCÜK VE DEYİMLER


Maniler , Tekerlemeler
Eskiden düğünlerin semet (duvak) bölümünde elinde oklava bulunan bir kadının gelinin duvağına oklavayı dolayarak ve duvağı açıp örterek ve dua eder gibi tekerlemelerle geline öğüt verir.
Ezme ezme kapı kapı gezme/işini gücünü bırakıp kapı kapı gezme/ kaynananın gücünü üzme / kapı açık yatma / ekmek küpünü açık bırakma / Kutlu olsun kutlu olsun / Ahirin akibetin hayır gelsin / bir oğlun bir kızın olsun.


Eskiden genç kızlar tarafından söylenen bir tekerleme
Dumansuz baca/ Gayınnasuz goca / Asri pencere/ Düdüklü tencere.


Kalıplaşmış Sözler
Safranbolu’da 1000’i aşkın sözcük ve deyim vardır. Bunlardan birkaçı;
“Arey/ ari/ayruksağu//beş guruşa beş bağ atmak/ deyon goyon / enem gonam / gara gurtla yiyesi / gıranguyulası /gıygaşuk /gıldır gucük/ maniye /nolunolmaz / ameden”


Atasözleri
Aç garın gatık istemez, uykulu baş yasduk istemez.
Eşek çamura batınca sahibinden guvvetlisi olmaz.
Geçinin çıktığu gayaya oğlağıda çıka
Aç goyma hırsız, çok söyleme arsuz edesin.
SAFRANBOLU YEMEKLER
YÖRESEL YEMEKLER
Yiyecek,içecek, Yöreye özel mutfak kültürü, yazlık kışlık olarak hazırlanan yiyecekler;


Geleneksel Türk mutfağının zengin yemek çeşitlerini Safranbolu Mutfağında da görmek olasıdır. Yöreye özgü yemek türlerinin yanısıra, sonbaharda günümüzde daha çok köylerde yapılan kış hazırlıkları dikkat çeker.


Bunlar: domates salçası, tarhana, yayım (erişte), asma yaprağı salamuru, dut pekmezi, üzüm pekmezi, üryani erik kurusu tavşut (elma kurusu),dut kurusu, elma ayva kızılcık (kiren)suyundan yapılan marmelat kışın sulandırılarak içilir.Evlerde saç ekmeği denilen yufka yapılır.Saç ekmeği serin bir yerde saklanır, ihtiyaç oldukça sulanarak yumuşatılır, üstü örtülüp bir süre bekletildikten sonra kare veya dikdörtgen şekilde katlanarak sofraya konulur. Yeşil fasulye, etli dolma kavrulmuş kıyma sarılır. Eskiden daha çok önem verilen Kıyma ve kavurma, tavalarda uzun süre pişirilip kavrulur, kıyma sahanı denilen büyük sahanlara doldurulur, soğuduktan sonra kalıplaşan kıymalar serin bir yerde korunur.Kış boyunca bu kıyma kalıplarından küçük parçalar halinde kesilerek yemeklerde kullanılır. Özellikle tarhana çorbası, yayım ve bükmede kullanılır.
SAFRANBOLU İLÇE YEMEKLERİ
YEMEKLER


Çorbalar


Tarhana Çorbası : Kışlık olarak hazırlanan tarhana hamuru kurutularak un haline getirildikten sonra kullanılır. Eskiden kahvaltıda yenilen tarhana çorbası,günümüzde turşu ile birlikte diğer öğünlerde sofraların vazgeçilmez ikilisidir.


Yayım Çorbası: Yayım(ev makarnası) yağ, kavrulmuş kıyma ve salça suyla kaynatılır.Kaynayan suya bir miktar yayım konularak pişirilir.


Pirinç Çorbası: Pirinç iyice yumuşayana kadar haşlanır.Piştikten sonra üzerine tereyağı, Üzerine tereyağı karabiberle eritilerek dökülür.Maydanozla süslenir. Özellikle kentte bayram, düğün, iftar yemeklerinde, cenaze evinde cenazeden sonra üçüncü gün pişirilir.


Çılbır:Kaynayan yağlı suya iyice çırpılmış yumurtalar ağır ağır akıtılıp karıştırılarak pişirilir. Üzerine sirke ve tereyağı konur.


Borana: Katı yumurta ve süzme yoğurttan hazırlanır.Karışımın üzerine sarımsak, kırmızıbiber ve tereyağı ile hazırlanan sos dökülür.


Et Yemekleri


Bütün Et Yemeği: Koyun ve erkeç etinin kemikli parçaları kızartılır, salça ve az su ile pişirilir,maydanozla süslenir. Düğünlerde ve bayramlarda baş yemek olarak mutlaka sofrada bulunur.


Yahni : Koyun ve erkeç eti biraz salça ile sulu olarak pişirilir.Düğün bayram ve iftar yemeklerindendir.


Kuyu Kebabı:Safranbolu’nun Güney bölgesinde yapılan bir kebap türüdür.Özel şekilde yapılmış kuyular odun yakılarak hazırlanır. Kuzular kancalarla kuyuya sallandırılır. Üzeri kapatılarak çamurla sıvanır.Kendi buharı ile piştikten sonra parçalanarak servis yapılır.


Etli Koruklu Bamya :Koruk henüz tatlanmamış ham üzümlerin suyu iyice kaynatılarak hazırlanır. Kuşbaşı et ile pişirilen bamyaya bir çay kaşığı koruk ilave edilerek ekşi olması sağlanır. İftar sofralarının baş yemeğidir.


Etli yaprak Dolması : Bölgede üzüm bağları çok olduğundan asma yaprağı da boldur.Yağlı kıyma, pirinç,bulgur ince kıyılmış soğan biraz tuz, karabiber ve salça ile hazırlanan iç, haşlanmış yapraklara özenle sarılır.Özellikle düğünlerde eş dost biraraya gelerek tencerelerle sarılan dolma, yufka ekmeğine sarılarak servis yapılır.


Ekşili Köfte: Kıymaya bir miktar tuz ve karabiber konularak hazırlanan fındık büyüklüğündeki köfteler yağda kızartılır, miyaneli kaynamış suda pişirilir. Ekşilik vermesi için koruk konulur.


Sirkeli Kelle : Özellikle kurban bayramlarında kurbanın kafa ve işkembesi temizlenip yumuşayana kadar pişirilir. Sonra küçük parçalar halinde kesilir.Miyane, sirke ve sarımsak tuz,biber ilave edilerek pişirilir. Sonbaharda danagöz üzümü çıktığında yenir.


Bandırma: Kazın yağı ile hazırlanır Özel şekillerde kesilmiş yufka kalınca açılarak kaynayan yağlı suya atılır.Sudan çıktıktan sonra sıcakken yenir. Bu yemek daha çok çevre köylerde bilinir ve yapılır. Kalabalık aileler biraraya geldiğinde yapılır.


Keşkek :Safranbolu’nun köylerinden Yazıköy’e has bir yemektir. Bayramlarda derin bir tencereye 3- 4 kg erkeç eti ,aşurelik buğday , biraz salça , tuz ve karabiber konularak tencere ağzına kadar su ile doldurulur.Önceden ısıtılmış özel keşkek fırınlarına ağzı açık olarak akşamdan konulur sabah fırından alınan keşkek eş dost ve akrabaların davet edildiği bayram sofrasında sütle ıslatılıp tekrar pişirilen “bişi” adı verilen yufka ile ikram edilir.


Güveç : Özellikle yazın kuzu eti ve yaz sebzeleri ile hazırlanan güveç,çarşıda esnafların birlikte hazırlayıp ekmek fırınında pişirdikleri bir yemek olup, iftar sofralarında da tercih edilen sıcak yemekler grubundadır.


Etli Bulgur Aşı : Daha çok köylerde yapılan bu yemek, kuzu eti, bulgur, yağ, salça konularak pilav gibi değil , sulu pişirilir.


Sebze ve Zeytinyağlılar


Tereyağlı Uzun Pakla (Fasulye): Taze fasulye uçları temizlenip kırılmadan yıkanıp tepsi gibi yayvan bir tencereye dizilir. İsteğe göre üzerine soğan ve domates dilimleri ile süslenir. Karıştırmadan ve kapağı açılmadan kısık ateşte pişirilir.Pişirilen fasulyenin üzerine eritilmiş kızgın tereyağı dökülür.Sıcak servis yapılır.


Dilme Bakla (fasulye) : Taze fasulye ayıklanıp yıkandıktan sonra dilimlenir. Bir bez üzerine serilerek kurutulur. Kışlık olarak hazırlanan dilme pakla haşlandıktan sonra suyu süzülerek servis tabağına alınır. Üzerine sarmısaklı yoğurt ve eritilmiş tereyağı dökülerek servis yapılır.


Zeytinyağlı Yaprak Dolması : Asma yaprağının büyükçe olanların haşlanır. Pirinç, soğan ve zeytinyağı kavrularak biraz pişirilir. Hazırlanan malzeme yapraklara etli dolmadan daha ince ve daha uzun sarılır.Kısık ateşte pişirilir.Bayramlarda, misafir kabul günlerinde tercih edilen bir yemek çeşididir.


Hamur İşleri


Su böreği : kıymalı, peynirli ve mantarlı olarak yapılan su böreği bayramlarda, düğünlerde ve davet ve iftar yemeklerinde mutlaka yapılır ve konuklara ikram edilir.


Safranbolu Bükmesi : Özellikle hamurişleri yönünden zengin bir kültüre sahip olan Safranbolu’lu ailelerin haftasonu keyfinin önemli bir parçasıdır. Kavrulmuş kıyma, ince doğranmış soğan ,ıspanak veya pazı,biraz karabiberden oluşan iç, fırınlarda pide hamuru içine konularak pişirilir.Pişince üzerine tereyağı sürülür. Kiren şerbeti ile birlikte ikram edilir. Hafta sonlarının dışında cenaze evine eş dostları tarafından yaptırılır, mevlitlerde de ayranla birlikte konuklara ikram edilir.


Cevizli Keşli Yayım: Keş: süzme yoğurda tuz ilave edilip bir tülbentten süzülerek katı hale getirilir.Tek tek yuvarlak şeritler halline getirilip kesilir ve kurutulur.Kurutulmuş keş bez torbalarda muhafaza edilir.
Yayım: Un,yumurta ve su ile katı bir hamur yoğrulur.Bu hamurdan yapılan pazılar iki yufka kalınlığında açılır, serilip kurutulur. Hafif kuruyan yufkalar üstüste konur. Ortadan ikiye kesilir , kesilip ayrılan üstüste konularak 2-3 cm genişliğinde tekrar kesilir.Kibrit çöpü kalınlığında kesilerek kurutulur. Kaynayan suya atılan yayım yumuşayana kadar pişirilir.Piştikten sonra soğuk su ilave edilir ve hemen süzülür. Üzerine dövülmüş ceviz ve rendelenmiş keş serpilir. Kızdırılmış tereyağ dökülür. Sıcak servis yapılır.


Perohi : Mantı hamuru açılır. Kare şeklinde kesilen yufka içine süzme yoğurt ve nane karışımı konularak üçgen şekilde kapatılarak kaynayan suda haşlanır. Piştikten sonra üzerine tereyağ dökülerek servis yapılır.


Cevizli Çörek: Mayalı hamur açılarak arasına sıvı yağ sürülür ve ceviz konularak rulo yapılır.Dikdörtgen kesilerek fırın tepsisine dizilir üzerine yumurta sarısı sürüldükten sonra fırına verilir.Cevizli çörek aynı zamanda ekmek fırınlarında da yapılır. Cenaze evine yakınları tarafından yapılıp götürülür. Bayanların kabul günlerinde yapılır.


Sini çöreği:Saçta pişirilmiş ve ıslanmış yufkadan yapılır. Süt, yoğurt ,yumurta,sıvı yağ ve tereyağı karışımı ile ıslatılan yufkaların arasına iki yufkada bir kıyma,soğan,ıspanaktan oluşan iç konulur.15 yufka üst üste konulduktan sonra en üste yumurta sarısı sürülerek fırına verilir.


Göbü : Mayalı hamurdan yapılır. Sade, peynirli, cevizli,ıspanaklı, kıymalı,iç konularak yarım daire şeklinde kapatılır.Kızgın sıvı yağda kızartılır.


Gaygana: Yumurta, Nişasta su ,tuz ile yapılan karışım tereyağı eritilmiş tavaya dökülür,pembeleşince diğer tarafı pişirilir.Kahvaltıda , aperatif yemeklerde sık yapılır.


Saç Bükmesi : Un, su, tuz ile yapılan hamurdan küçük pazılar yapılır.Bu pazılar tepsi büyüklüğünde açılır,yarısına hazırlanan yoğurtlu, ıspanaklı malzemelerden konulur.Odun ateşinde saçta iki tarafı da pişirilir. Pişirildikten sonra üzerine tereyağı sürülür. Yoğurtlu iç torba yoğurdu, nane, karabiber, yumurta karışımından oluşur. Ispanaklı iç: ince kıyılmış soğan , kavrulmuş kıyma, ince ince doğranmış çiğ ıspanak, tuz, karabiberden oluşur.


Tatlılar


Safranbolu baklavası : Yaprak inceliğinde nişasta ile açılan yufkalar bez örtülere serilerek biraz kurutulduktan sonra yağlanmış tepsiye aralarına dövülmüş ceviz serperek serilir. 40-50 yufkanın üst üste konulmasıyla yapılan baklavanın diliminin kalınlığı 3 cm kadardır.Yıldız şeklinde kesilip üzerine eritilmiş yağ dökülür.Fırına verilir.Önceden hazırlanmış şerbeti ılıkken dökülür.Şerbet içine aldıktan sonra ikram edilir.Bayramlarda Arife günü akşamdan şerbeti dökülen baklava, bayram ziyaretine gidilen her evde mutlaka bulunur. Düğünlerde kız tarafın da damat tarafında gelen konuklara ikram etmek için mutlaka baklava yapılır.Kız evi tarafından bir tepsi de damada hediye edilir.


Delioğlan Sarığı : Baklava gibi açılan yufkaya ceviz serpildikten sonra oklavaya sarılıp büzdürülür. Yağlanmış tepsiye dıştan içe dizilir. Ilıkken üzerine şerbet dökülür şerbeti çekince ikram edilir.


Höşmerim : Un ve yumurta ovularak küçük tanecikler haline getirilir.Orta ateşte yağla kavrulur.Biraz kavrulduktan sonra ceviz de konularak iyice kavrulur. Başka bir kaba alınır ve ılıkken üzerine şerbet dökülür, soğuyunca servis yapılır.


Çingen Baklavası : Saçta pişirilen yufkadan yapılan bir tatlıdır. Kuru yufkalar parçalanarak tepsiye yerleştirilir.Arasına ceviz serpilir.Üzerine pekmez tereyağı ve su karışımı gezdirilir. Dilimlenerek hemen servis yapılır. Fazla önem ve emek gerektirmediğinden bu isim verilmiştir.Cingen baklavasına Yörük köyünde Koz Böreği denilir.


Su Muhallebisi : Pirinç unu ve nişasta tatsız olarak pişirilir.Muhallebi kıvamında az şekerle pişirilir.Tepsiye dökülerek soğuduktan sonra baklava şeklinde kesilir.Üzerine sulandırılmış pekmezle gülsuyu dökülür.


Tel Helva : Nişasta bol sıvı yağda kavrulur.Üzerine önceden hazırlanmış şerbet dökülür. İsteğe göre nişasta kavrulurken ceviz de konulur. Ilık servis yapılır.
Safranlı Zerde : Pirinç su ile yumuşayana kadar haşlanır. içine çekirdeksiz üzüm isteğe göre konulur. Şeker ve akşamdan ıslatılmış bir tel safran suyu ile birlikte ilave edilir. Muhallebi kıvamında pişirildikten sonra kaselere konulur. Soğuduktan sonra servis yapılır. Özellikle kentte bayramlarda, cenaze evinde mevlitten sonra ikram edilir.
Safranlı Aşure: Belli ölçülerde akşamdan ıslatılan aşurelik buğday, pirinç,nohut, kuru fasulye, çekirdeksiz üzüm,kayısı kurusu ayrı ayrı haşlandıktan sonra büyük bir tencereye alınarak kaynatılır. Sarı suyu çıkana kadar suda ıslatılmış bir çay kaşığı safran ve şeker ilave edilir. Ateşten alındıktan sonra kaselere alınır üzeri tarçın, ceviz, fındık ve nar ile süslenir.
Aşure: Buğday, pirinç, nohut, kuru fasulye kavurma ile tuzlu olarak yapılır. Üzerine kavrulmuş ceviz parçaları, tereyağı eritilerek gezdirilir. Aşure isteğe göre tatlı ve tuzlu olarak Muharrem ayında yapılır.Komşu ve akrabalara dağıtılır.
Haluşka: Oldukça sıcak yağlı suya azar azar un dökülür. Oklava ile karıştırılarak orta ateşte pişirilir.Küçük parçalar halinde tepsiye konulur. Üzerine ceviz, şeker şurubu, yağ, pekmez gezdirilir.
Lokma Tatlısı : Un, su, tuz ve mayadan oluşan yumuşak bir hamur yapılır.Hamurun mayası gelince kızdırılmış yağda kaşığın ucuyla hamur parçaları kızartılır. Önceden hazırlanmış şerbetin içine atılır. Ilık servis yapılır.
Helva : Her lokumcuda bulunan tahinden yapılan helva , yaz helvası ve kış helvası olarak müşteriye sunulur.
Safranbolu traditional house 3.jpg
Yaprak Helvası : Nişasta, şeker su, limon ile yapılan helva malzemesi Yufka gibi ince açılır.10 cm kalınlığında aralarına ceviz serpilerek kat kat hazırlanır.Kara kare dilimlenerek satışa sunulur.


Lokum: Hindistan cevizli, fındıklı, çifte kavrulmuş, fıstıklı, safranlı, güllü, damla sakızlı olmak üzere günlük olarak üretilmektedir.Safranbolu Lokumu diğer lokumlara bakarak az tatlı, hafif olması nedeniyle diğer lokumlardan farklıdır.